Çatışma Ortamındaki Çocuğun Ruhsal Dünyası: Travmanın Sessiz Çığlığı
Çatışma Ortamındaki Çocuğun Ruhsal Dünyası: Travmanın Sessiz Çığlığı
Şaziye Senem Başgül
Savaş ve çatışma ortamında büyüyen çocuklar, yalnızca fiziksel tehditlerle karşı karşıya kalmaz, aynı zamanda ruhsal dünyalarında da derin izler bırakacak travmalar yaşarlar. Şiddetin, belirsizliğin ve kayıpların gölgesinde büyüyen çocukların psikolojisi, bu ağır yükü taşıyacak kadar güçlü değildir. Bu nedenle, çatışma ortamındaki çocuklar çoğu zaman travmatik tepkiler geliştirir ve ruhsal dünyalarında ciddi değişimler meydana gelir.
Bu çocukların en sık yaşadığı durumlardan biri regresyon (gerileme) davranışlarıdır. Yaşadıkları korku ve güvensizlik, onların gelişim düzeylerine uygun olmayan gerileme belirtileri göstermelerine yol açabilir. Örneğin, altını ıslatma, parmak emme, bebeksi konuşma gibi küçük yaşlara ait davranışlar geri dönebilir.
Uyku sorunları ve kabuslar, travmatik olaylara maruz kalan çocuklarda sıkça görülür. Çocuklar, savaşın getirdiği korku dolu anıları gece tekrar tekrar yaşayarak kabuslar görebilir ve uykuya dalmakta zorlanabilirler. Geceleri sık sık uyanma, uyandıktan sonra tekrar uyuyamama gibi problemler yaşanabilir.
Travmanın bir diğer yaygın belirtisi agresyon (saldırganlık) ve hareketlilikte artıştır. Çocuk, içinde biriken öfke ve korkuyu kontrol etmekte zorlanır ve çevresine karşı saldırgan tavırlar sergileyebilir. Oyuncaklarını kırma, diğer çocuklara veya yetişkinlere vurma gibi davranışlar gözlemlenebilir. Aynı zamanda, bazı çocuklar tam tersine içe kapanabilir, duygularını dışa vurmak yerine tamamen sessizleşip kendi içine çekilebilir.
Güven sorunları, savaş ortamında büyüyen çocuklar için en büyük ruhsal yaralardan biridir. Sürekli bir tehdit ve kayıp ortamında yaşayan çocuk, etrafındaki insanlara güvenmeyi zor bulabilir. Bu durum, ya insanlardan tamamen uzaklaşmalarına (içe kapanma) ya da tam tersine, kendilerini güvende hissetmek için bakım verenlerine aşırı derecede bağımlı hale gelmelerine neden olabilir. Bakım verene yapışma, çocukların sıkça gösterdiği bir tepkidir. Kendi başlarına hareket etmekten kaçınarak sürekli olarak anne, baba veya bir başka yakınlarının yanında olmak isteyebilirler.
Savaş ve çatışma ortamında büyüyen çocuklar, çevrelerine karşı aşırı tetikte olabilirler. Aşırı uyarılma, travmaya maruz kalan çocuklarda sık görülen bir durumdur. Ani seslerden korkma, sürekli tetikte olma, irkilme tepkilerinde artış gibi belirtiler, çocuğun kendisini sürekli tehlike altında hissettiğini gösterir. Özellikle yabancılara karşı aşırı korku geliştirme, güvensiz hissettiklerinde saklanma veya kaçınma davranışları sık görülür.
Ergenlik dönemine giren çatışma mağduru çocuklarda, ruhsal travmanın etkileri farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Alkol ve madde kullanımı, travmayı unutma veya acıyı hafifletme çabasıyla bir kaçış yolu olarak görülebilir. Aynı zamanda, hırsızlık gibi riskli ve zarar verici davranışlar da artabilir. Savaşın getirdiği güvensizlik ortamında çocuk, hayatta kalmak için çalma gibi yasadışı yolları deneyebilir.
Çatışma ortamında büyüyen çocukların bir diğer riskli davranışı ise erken yaşta cinsel ilişkilere yönelmeleridir. Travmanın etkisiyle bazı çocuklar, duygusal boşluğu doldurmak, sevgi ve güven arayışını karşılamak ya da kendilerini değerli hissetmek için erken yaşta riskli cinsel deneyimlere yönelebilirler. Bu da onları daha fazla istismar, kötüye kullanım ve sağlık riskleriyle karşı karşıya bırakır.
Savaş ve çatışmalar, çocukların yalnızca o anki yaşamlarını değil, gelecekteki ruhsal ve sosyal gelişimlerini de ciddi şekilde etkiler. Travma sonrası destek sağlanmazsa, bu çocuklar ilerleyen yıllarda kaygı bozuklukları, depresyon, bağımlılık, suça eğilim ve sosyal uyum sorunları gibi ciddi psikolojik problemlerle karşılaşabilirler. Bu nedenle, çatışma bölgelerindeki çocukların ruh sağlığını korumak ve onları desteklemek, yalnızca bireysel bir gereklilik değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.